Küresel ısınmanın etkisiyle birlikte, yağmur rejimindeki değişimler ve sıcak havaların artmasıyla su kaynakları olumsuz etkilenmekte ve tükenmektedir. İstanbul’un su temininde önemli bir rol oynayan barajlardaki doluluk oranı ise alarm verici bir şekilde yüzde 21,01 seviyesine düşmüştür. Bu durum, su kaynaklarının önemi konusunda bizlere bir kez daha uyarı niteliği taşımaktadır. Yağışlardaki düşüş ve sıcak hava dalgaları, su rezervlerinin azalmasına yol açmakta ve dolayısıyla su kaynaklarının kritik seviyelerde tükenmesine sebep olmaktadır. Özellikle İstanbul gibi büyük bir metropolde su kaynaklarının tükenmesi, ciddi sorunlara yol açabilecek bir durumdur.
Nüfusun hızla artmasıyla beraber su tüketiminin artması ve kaynakların azalması, gelecekte ciddi bir su kriziyle karşı karşıya kalabileceğimizi göstermektedir. Bu nedenle, su kaynaklarını korumak, bilinçli ve sürdürülebilir bir su kullanımı sağlamak büyük önem taşımaktadır. Yağmur sularını toplamak ve kullanmak, sulama sistemlerini ve su tasarruflu aletleri kullanmak gibi yöntemlerle su kullanımını azaltmak gerekmektedir. Aynı zamanda, küresel ısınma ve iklim değişikliği ile mücadele etmek için de önlemler alınması gerekmektedir. Fosil yakıtların kullanımının azaltılması, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapılması gibi adımlar atılmalıdır. Bu şekilde, iklim değişikliğinin etkileri azaltılabilir ve su kaynaklarının korunması sağlanabilir. Sonuç olarak, küresel ısınmanın etkisiyle yağmur rejimindeki değişiklikler ve artan sıcak hava dolayısıyla su kaynaklarının tükenmesi gibi ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Su kaynaklarının korunması ve bilinçli su kullanımı konularında adımlar atarak, bu sorunun üstesinden gelebiliriz. Ancak, bireysel olarak da suyu tasarruflu bir şekilde kullanmak ve iklim değişikliğiyle mücadele için çaba sarf etmek önemlidir.
Kuraklık, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerden biridir. Bu tehdit, küresel ısınma gibi faktörlerle birlikte, düşüncesiz tüketimin etkileriyle daha da artmaktadır. Özellikle büyük şehirler, kuraklık sorunundan daha fazla etkilenmektedir. İstanbul’un barajları da bu kapsamda endişe verici bir durumdadır. Türkiye’nin iklimi, iklim değişikliği ve kuraklık açısından oldukça hassas bir konumdadır. Küresel ısınma, iklim koşullarını ciddi şekilde etkilemekte ve kuraklık tehlikesini arttırmaktadır. Bunun yanı sıra, hızla büyüyen nüfus ve artan su talebi de kuraklık sorununu daha da derinleştirmektedir. İstanbul, Türkiye’nin en büyük şehirlerinden biri olması ve yüksek nüfusa sahip olması nedeniyle kuraklık konusunda büyük bir risk altındadır. Şehrin temiz su kaynakları başta olmak üzere, barajları da hızla azalmaktadır. Bu durum, İstanbul’un su kaynaklarının tükenmesi ve su sıkıntısı çekmesi anlamına gelmektedir. Ancak, bu tehlikeli durumla başa çıkmak için çeşitli önlemler alınabilir.
Öncelikle, suyu bilinçli kullanmak ve israf etmemek büyük önem taşır. Bu, evlerde daha tasarruflu musluklar kullanmak, bahçelerde sulama tekniklerini iyileştirmek gibi basit adımlarla sağlanabilir. Ayrıca, alternatif su kaynaklarının kullanımı da önemli bir çözüm sağlayabilir. Yağmursuyu toplama sistemleri, atık su arıtma tesislerinin daha verimli kullanılması gibi yöntemlerle su kaynakları korunabilir ve daha sürdürülebilir bir su kullanımı sağlanabilir. Son olarak, tarım alanında da suyu verimli kullanmayı hedefleyen politikaların uygulanması gerekmektedir.
Su tasarrufu sağlayan tarım tekniklerinin benimsenmesi ve sulama sistemlerinin düzenlenmesi, toprak verimliliğini artırırken su kaynaklarının korunmasına da katkı sağlar. Kuraklık sorunu ciddi bir tehdit oluştururken, bu sorunun üstesinden gelmek için herkesin sorumluluk alması gerekmektedir. Bilinçli tüketim ve su kaynaklarına duyarlılığın artırılması, kuraklık tehlikesini azaltmak için atılabilecek en önemli adımlardan biridir. Unutmayalım ki, sürdürülebilir bir gelecek için su kaynaklarını korumak büyük bir önem taşımaktadır.
Barajların doluluk oranı 21,01’e düştü
15 Ekim tarihinde İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) tarafından açıklanan verilere göre, barajlardaki doluluk oranı son zamanlarda hızla azalmıştır. Önceden %21,69 olan doluluk oranı bugün itibarıyla %21,01’e düşmüştür. İstanbul’un su ihtiyacını karşılayan barajlarda da su miktarı alarm vermektedir. Istrancalar’da su miktarı %10,46, Terkos’ta %10,35, Sazlıdere’de %6,14, Alibey’de %22,96, Büyükçekmece’de %4,08, Ömerli’de %44,88, Darlık’ta %32,43, Elmalı’da %16,5, Pabuçdere’de %3,35 ve Kazandere’de %5,96 olarak kaydedilmiştir. Bu duruma ek olarak, İstanbul’a su sağlayan baraj ve göletlerdeki toplam su miktarı 182 milyon 5 bin metreküp seviyesinde bulunmaktadır.
Bu miktar, kente su sağlama kapasitesinin azami 868 milyon 683 bin metreküp olduğunu göz önünde bulundurursak endişe verici bir durumdur. İstanbul’un su ihtiyacını karşılamak adına barajlar dışında da su kaynakları kullanılmaktadır. Yeşilçay ve Melen gibi akarsulardan 2023 yılında toplamda 607 milyon metreküp su alındığı belirtilmiştir. Bu veriler, İstanbul’un su kaynaklarındaki tehlikenin büyüklüğünü gözler önüne sermektedir. Su kaynaklarımızın sürdürülebilirliğini sağlamak adına su tüketiminde tasarruf yapmamız ve atık suyun geri kazanılmasına yönelik çalışmaların hızlandırılması büyük önem taşımaktadır.
12:39
News
Gündem
Gündem
Gündem
Gündem
Gündem
Gündem
