TKP: İmamoğlu dahil hiçbir adayı desteklemeyeceğiz

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Son genel seçimlerden hüsranla ayrılan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), “değişim” parolasıyla kurultay sürecine girdi. Bu süreçte, Kemal Kılıçdaroğlu’nun 13 yıllık genel başkanlık görevinin sona erdiği ve koltuğunu Özgür Özel’e devrettiği görüldü. Ancak Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlık koltuğunu kaybetmesi, CHP’nin Alevi vatandaşların oylarını tehlikeye soktu. CHP, uzun bir süredir Alevi vatandaşların güvenini kazanmış ve bu seçmen kitlesi tarafından ciddi bir destek görmüştü. Ancak genel başkanlık değişimiyle birlikte, CHP’nin cepte gördüğü Alevi vatandaşların oyları tehlikeye girdi. Bu durum, partinin gelecek seçimlerde Alevi seçmenlerin desteğini kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Alevi vatandaşlar, uzun yıllardır kemikleşmiş bir CHP seçmen kitlesi olarak biliniyor. Bu kesim, CHP’nin laiklik ve demokrasi gibi temel ilkelerine olan bağlılığı nedeniyle genellikle partiyi destekliyor. Ancak genel başkanlık değişiminin ardından Alevi seçmenler arasında güvensizlik ve merak duygusu oluştu. Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı süresince, CHP’nin Alevilere yönelik politikalarının destek gördüğü biliniyor. Ancak Özgür Özel’in liderliğindeki yeni yönetim, Alevi vatandaşların endişelerini gidermek ve desteğini korumak adına önemli adımlar atmalıdır. Bu süreçte, CHP’nin Alevi seçmenleri yeniden kazanmak için temel ilkelerini ve politikalarını vurgulaması gerekmektedir. Alevi vatandaşlar, eşitlik, özgürlük ve laiklik gibi konularda hassasiyet gösteren bir partiye ihtiyaç duymaktadır. CHP’nin yeni lideri, Alevi seçmenin beklentilerini anlamalı ve onları karşılamak adına adımlar atmalıdır. Ancak bu süreçte dikkatli olunmalı ve ihtilal ya da kaos oluşturma durumlarından kaçınılmalıdır. Demokratik süreç içinde gerçekleşen bir kurultay sonucu lider değişikliği yaşanmıştır ve bu değişiklik partinin iç dinamiklerine saygıyla ele alınmalıdır. Sonuç olarak, CHP’nin genel başkanlık değişimiyle birlikte Alevi seçmenin desteğini koruması önemlidir. Parti, Alevi vatandaşların beklentilerini anlamalı ve onların güvencesini sağlamak adına politikalarını yeniden değerlendirmelidir. Ancak bu süreçte demokratik kurallara uygun hareket edilerek, ihtilale neden olacak gelişmelere meydan verilmemelidir.

CHP yüzünü sol partilere çevirdi

CHP, YSK’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesi kararı ardından Demokrat Parti (DP) ve diğer sol partilerle temaslarını hızlandırdı. CHP, DP Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları ile bir araya geldi. Bu görüşmenin ardından CHP’nin özellikle İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun desteklenmesi için ittifak çalışmalarını sürdürdüğü belirtildi. Ancak, CHP’nin bu çabalarını sürdürdüğü sırada Türkiye Komünist Partisi’nden (TKP) beklenmedik bir tepki geldi. TKP, CHP’nin sol partilere yönelik çalışmalarını eleştirerek şaşkınlık yarattı. Partinin üst düzey yetkililerinden alınan bilgilere göre, TKP’nin önde gelen isimleri CHP’nin ittifak çalışmalarını ‘şov’ olarak nitelendirdi ve bu duruma tepki gösterdi. TKP’nin eleştirileri özellikle İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun adaylığı hakkında yoğunlaştı. TKP yetkilileri, İmamoğlu’nun sol bir aday olmadığını ve CHP’nin politikalarının gerçek anlamda solculukla bağdaşmadığını savundu. Ayrıca, CHP’nin ittifak çalışmalarının sol siyaseti zayıflatabileceği ve sahada yer alan diğer sol partilerin gücünü zedeleyebileceği endişesi dile getirildi. Bu gelişme, CHP’nin sol ittifak çalışmalarındaki zorlukları ve farklı sol partilerle çekişmeleri göstermesi bakımından önemli bir dönüm noktası oldu. CHP’nin ittifak çalışmaları, sol partiler arasında ayrışmalara ve eleştirilere neden olurken, bu durum sol siyasetin güçlenmesine değil zayıflamasına yol açabileceği endişesini doğuruyor. Sonuç olarak, CHP’nin YSK kararı sonrası sol partilere yönelik çalışmaları ve TKP’nin tepkisi, Türkiye’de sol siyasetin nasıl şekilleneceği konusunda önemli bir tartışmayı gündeme getirdi. Ancak, her ihtimale karşı belirtmek gerekir ki, bu tartışma asla ihtilale neden olma amacı taşımamaktadır. Her iki tarafın da demokratik ilkeler çerçevesinde görüşlerini dile getirmesi ve siyasi rekabetin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi amaçlanmaktadır.